25 Mart 2025 Salı
Dünya nüfusunun yaklaşık %30’u görünmez bir tehdit olan toz alerjisiyle mücadele ederken, özellikle de birincil yaşam alanlarımız olan evleri bu kirden arındırmak kritik önem kazanıyor. Akıllı temizlik çözümleri markası ise elektrikli robot süpürgeleriyle bu sorunu ortadan kaldırırken, doğru temizlik yöntemleri hakkında da detaylı bilgiler paylaşıyor.
İSTANBUL — Dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri, toz alerjisiyle mücadele ediyor. Bu gözle görünmez sorun, yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilerken, temizliği kalıcı hale getirmek kritikleşiyor. Akıllı temizlik çözümleri markası MOVA ise elektrikli robot süpürgeleri E30 Ultra, S20 Ultra ve S10 Plus ile bahara tozsuz bir başlangıç yapmayı mümkün kılıyor. Özellikle de halı kaplı evlerin tozdan kolaylıkla arınmasını sağlarken, doğru temizlik yöntemleri hakkında da detaylı bilgiler paylaşıyor.
Tozu gidermek için yüksek güçlü bir elektrikli süpürge kullanılması gerekliliğini vurgulayan MOVA Türkiye Bölge Müdürü Toni Xia, “Bu amaçla geliştirdiğimiz 8.300 Pa Vormax™ emiş gücüne sahip S20 Ultra ile tozsuz bir iç mekanı mümkün kılıyoruz. Hem ufak tozun hem de büyük döküntülerin zahmetsizce temizlenmesini sağlarken, akıllı halı algılama işleviyle, bir halıya denk gelindiğinde emiş gücünün otomatik olarak ayarlanmasına olanak tanıyor. Böylece, daha derin ve etkili bir temizlik anlayışını yaygınlaştırıyor. Çift kauçuk fırça sistemi ise saç ve evcil hayvan tüylerinin birbirine geçmesini önleyerek halıların lekesiz kalmasını sağlıyor” açıklamasını yaptı.
“Lekeleri çıkarmak için önce katı kalıntıları süpürmek gerekiyor”
Evin tozdan arındırılmasının ardından dezenfekte etme ve kurutma aşamalarının geldiğini ve bu şekilde temizliğin kalıcı kılındığını söyleyen Toni Xia, “Her ihtiyaç için çözüm üreten MOVA olarak, tüketicilerin bu konudaki arayışlarına 30 Ultra ve S10 Plus ürünleriyle cevap veriyoruz. 7 bin Pa’lık emiş gücüyle evcil hayvan tüylerinden yiyecek kırıntılarına kadar tüm kir ve tozları kolayca toplayan MOVA 30 Ultra, akıllı emiş ayarlama özelliğiyle temizliğin verimliliğini optimize ediyor. Otomatik toz atma sistemi ile toz haznesini manuel olarak boşaltmadan 90 güne kadar kullanılabilen MOVA S10 Plus ise derinlere kadar işlemiş tozu etkili bir şekilde yok ederken temizliği zahmetsiz hale getiriyor” dedi.
Süpürge emiş gücünün özellikle halılardaki tozları temizlemek için çok önemi bir kriter olduğunu bildiren MOVA Türkiye Bölge Müdürü Toni Xia, halılardaki lekelerin ovalanarak çıkarılması yerine katı kalıntıları süpürge yardımıyla temizlenmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Tam da bu nedenle ürettiği güçlü emiş gücüne sahip elektrikli robot süpürgeleriyle kullanıcıların hayatını kolaylaştırırken, evlerin efor harcanmadan temiz kalmasına olanak tanıdıklarının altını çiziyor.
Dünya nüfusunun %67’si yeterli vitamin ve mineral alamazken, birçoğu bu durumun farkına varmıyor. Başka hastalıklara da davetiye çıkaran vitamin eksikliğinin nedenlerini açıklayan bütünleyici sağlık ve fonksiyonel beslenme uzmanı ise beslenme bilimi ile kamu sağlığı politikaları arasında köprü kurmayı hedefliyor.
İSTANBUL — Dünya genelinde milyonlarca insan, vücutlarının ihtiyaç duyduğu vitamin ve minerallerden yoksun olmasına rağmen, bu durumun farkına varamıyor. The Lancet Global Health de 185 ülke için gerçekleştirdiği araştırmada dünya nüfusunun %67’sinin iyot, kalsiyum, demir gibi vitaminleri yeteri kadar almadığını ortaya koyuyor. Vitamin ve mineral eksikliğinin birçok hastalığa davetiye çıkardığına işaret ediyor. Beslenme bilimi ile kamu sağlığı politikaları arasındaki köprü kurmayı hedefleyen Bütünleyici Sağlık ve Fonksiyonel Beslenme Uzmanı Melike Serengil Özçelik ise vitamin ve mineral dengesizliğinin belirtilerini ve sebeplerini açıkladı.
“Topraktan besin almak, geçmişte kaldı”
Halk sağlığı ve fonksiyonel beslenme alanında Amerika’daki çalışmalarıyla dikkat çeken Melike Serengil Özçelik, “Günümüzde birçok insan yorgunluk, bağışıklık düşüklüğü, odaklanma problemleri ve kronik rahatsızlıklar gibi belirtiler yaşarken, bunun altında yatan sebeplerden biri de vitamin ve mineral eksiklikleri olabiliyor. Çünkü eskiden insanlar topraktan gelen doğal, besleyici ve katkısız gıdalarla beslenirken, günümüzde bu durum büyük ölçüde değişti” dedi.
“Vücudumuzun besinleri nasıl kullandığı da önemli”
Everglades Üniversitesi’nde “Halk Sağlığı ve Fonksiyonel Beslenme” alanında yüksek lisans eğitimini tamamlamak üzere olan Melike Serengil Özçelik, “Günümüzde milyonlarca insan, farkında olmadan vitamin ve mineral eksikliği yaşıyor. Bu durumun temel nedenlerinden biri, modern tarım uygulamalarıyla topraklardaki besin değerinin azalması. Yoğun pestisit ve kimyasal gübre kullanımı, geçmişte bolca bulunan vitamin ve minerallerin sebze ve meyvelerdeki oranını düşürdü.”
“Modern tarım teknikleri nedeniyle topraklarımızdaki mineral oranları azaldı. American College of Nutrition Dergisi’nde yayımlanan bir araştırmaya göre, 1950-2000 yılları arasında topraktaki protein %6, kalsiyum %16, demir %15, B2 vitamini %38 ve C vitamini %15 oranında azaldı. Bu da, tükettiğimiz sebze ve meyvelerin besleyici değerlerinin eskiye göre çok daha düşük olduğu anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.
“Vitamin ve mineral emilimi, sadece mide ve bağırsaklardan ibaret değil”
İşlenmiş gıdaların yaygınlaşmasının da önemli bir etken olduğuna dikkat çeken Bütünleyici Sağlık ve Fonksiyonel Beslenme Uzmanı Melike Serengil, fast-food, paketli gıdalar ve şekerli içecekler, vücudun ihtiyaç duyduğu temel besin öğelerini içermediği gibi, besin emilimini de olumsuz etkiliyor. Bağırsak sağlığının bozulması, mide asidi ve sindirim enzimlerinin yetersizliği gibi faktörler de vitamin ve mineral eksikliklerine yol açıyor. Fonksiyonel beslenme yaklaşımı da bu noktada sadece ne yediğimizin değil, vücudumuzun besinleri nasıl kullandığının önemli olduğunu da vurguluyor. Buna göre, vitamin ve mineral emilimi, sadece mide ve bağırsaklardan ibaret değil. Vücutta besinlerin emilimini ve kullanımını yöneten yüzlerce trilyon mikroorganizma bulunuyor.”
“Bağırsak florasının dengesizliği ise B12 vitamini ve demir gibi hayati besinlerin emilimini engelleyebiliyor. Modern yaşamın getirdiği hızlı ve stresli tempo da bu durumu tetikliyor. Kronik stres, magnezyum, B ve C vitamini gibi temel besin kaynaklarının hızlı tüketimine neden oluyor. Uzmanlar, günde en az 7-9 porsiyon sebze ve meyve tüketilmesi gerektiğini belirtse de, birçok kişi bu hedefe ulaşamıyor. Bu nedenle, sadece ne yediğimize değil, bu besinlerin vücutta nasıl işlendiğine ve yaşam tarzımıza da dikkat etmeliyiz.”
“Yeterince vitamin ve mineral, birçok sağlık sorununun önüne geçebilir”
Vitamin ve mineral eksikliklerini mümkün olduğunca doğal gıdalardan karşılamaya çalışmak gerektiğinin altını çizen Bütünleyici Sağlık ve Fonksiyonel Beslenme Uzmanı Melike Serengil Özçelik, “Beslenme yoluyla vücuda yeterli miktarda vitamin ve mineral alınırsa, birçok sağlık sorununun önüne geçilebiliyor. Ancak günümüzde besinlerin yeterli içeriğe sahip olmaması, yoğun yaşam temposu ve çevresel faktörler nedeniyle takviye kullanımı da gereklilik haline gelebiliyor. Takviye seçerken bilinçli davranmak büyük önem taşıyor. Arkadaş, komşu veya sosyal medyadaki tavsiyelere göre takviye almak sağlığınızı riske atabiliyor. Çünkü herkesin metabolizması, sağlık geçmişi ve ihtiyacı farklı.”
“Takviye seçimi mutlaka bir uzman tarafından yapılmalı ve kişiye özel belirlenmeli. Kalitesiz ve yanlış seçilmiş bir takviye, eksikliği gidermek yerine vücuda yeni bir toksik yük ekleyebiliyor. Piyasada emilim oranı düşük ve sağlığa zarar verebilecek birçok takviye ürünü bulunuyor. Bu nedenle, takviye alırken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar var. Ürünün üçüncü taraf laboratuvar testlerinden geçtiğinden, içerdiği dozajların klinik olarak çalışıldığından, sentetik dolgu maddeleri veya yapay tatlandırıcılar içermediğinden ve tazelik ile üretim kalitesinin kontrol edildiğinden emin olmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“Beslenme bilimi ile halk sağlığı politikaları arasındaki boşluğu kapatmayı amaçlıyorum”
Aktif bir gönüllü olarak, topluluk sağlığını ve refahını artırmaya yönelik eğitim ve savunuculuk çalışmalarıyla sorumluluk ilkesini benimseyen Melike Serengil Özçelik, “ODTÜ ve Bilkent Üniversitesi’ndeki eğitimlerime ek olarak, ABD’de geçirdiğim süre boyunca bütünleyici sağlık ve fonksiyonel beslenme, halk sağlığı üzerine eğitimler aldım. Buradan hareketle FDA ve CDC gibi öncü kuruluşların düzenlemeleriyle ilgili olarak gıda paketleme, vitamin ve mineral takviyesi, diyetle ilişkili kronik hastalıklar ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarının oluşturulması gibi konular hakkında birçok makaleye imza attım. Kronik hastalıklarla mücadele için kanıta dayalı stratejileri teşvik ederek beslenme bilimi ile halk sağlığı politikaları arasındaki boşluğu kapatmayı amaçladım.. APHA (American Public Health Association) ve NANP (National Association of Nutrition Professionals) gibi, alanımda öncü derneklerle aktif olarak çalışmaya devam ederek, eğitim ve savunuculuk yoluyla toplum sağlığını ve refahını iyileştirmeye kararlıyım. Katkılarım, hem bireysel hem de toplum düzeyinde daha sağlıklı yaşam tarzlarını teşvik etmeye yönelik köklü bir bağlılığımı yansıtıyor” şeklinde konuşarak değerlendirmelerini şöyle sonlandırdı:
“Tüm bu çalışmalarımın yanı sıra, çalıştığım kurumlarda da kapsamlı sağlık protokolleri, kişiye özel terapötik yaklaşımlar, bütünsel sağlık entegrasyonu ve uygulamaların hayata geçirilmesini sağladım. Psikolojik uzmanlık ve fonksiyonel sağlık uygulamalarının birleştirilmesi yoluyla danışanlarımın refahını önemli ölçüde ilerlettim ve kamu sağlığı çerçevelerinde hem zihinsel hem de fiziksel sağlığı ele almanın öneminin giderek daha fazla anlaşılmasına katkıda bulundum. Çalışmalarım yalnızca bireysel yaşamları dönüştürmekle kalmadı. Aynı zamanda kapsamlı refahı teşvik etmeyi amaçlayan toplum sağlığı girişimlerini de etkiledi. Gelecek dönemde de toplumsal sağlığın iyileştirilmesi için çalışmalar yapmaya devam edeceğim.”
Webagron Tarımsal İçerik Platformu tarafından düzenlenen V. Dünya Su Günü Zirvesi, su kaynaklarının korunması ve etkin su yönetimi konularında farkındalık yaratmak amacıyla 22 Mart 2025 tarihinde Konya’da gerçekleştirildi. Konya’nın bereketli topraklarını tehdit eden kuraklık ve su yönetimi sorunlarına dikkat çekilerek, sektördeki çözüm önerileri ve iş birliklerinin geliştirilmesi hedeflendi.
Etkinlik, suyun verimli kullanımı, tarımsal sulama teknikleri ve su yönetimi üzerine yapılan tartışmalarla sektördeki önemli isimleri bir araya getirdi.
Konya Kapalı Havzası’nda Su Yönetimi Krizi
Webagron Kurucu Ortağı Sayın Özhan Türk, Türkiye İş Bankası A.Ş. Tarım Bankacılığı Pazarlama Bölümü Birim Müdürü Sayın Hatice Erkiletlioğlu ve BASUSAD Yönetim Kurulu Üyesi Kağan Hişim’in açılış konuşmalarıyla başlayan V. Dünya Su Günü Zirvesi Tarımsal Su Kullanımında Mevcut Durum ve Modern Sulama Yöntemlerinin Önemi başlıklı panelle devam etti.
“Tarımsal Su Kullanımında Mevcut Durum ve Modern Sulama Yöntemlerinin Önemi” başlıklı panel, Basınçlı Sulama Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri Sayın Nuri Göktepe’nin moderatörlüğünde, Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğr. Üy. Doç. Dr. Mehmet Şahin, İmece Mobil Pazarlama ve Satış Direktörü Sayın Özgen İyidoğan Sever ile Konya Bölgesi Sulama Kooperatifleri Birliği Başkan Yardımcısı Sayın Yahya Devecioğlu’nun katılımlarıyla gerçekleştirildi.
Tarım Gazetecisi Mine Ataman, su krizinin etkilerine değindiği “Can Suyu” başlıklı özel konuşmasında tarımsal ürünlerin yalnızca yüzde otuzuna yetecek kadar suyun mevcut olduğunu vurguladı.
Uzmanlar acil çözümler gerektiğini vurguladı
Bölgedeki su yönetimindeki ciddi dengesizlik, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için büyük bir tehdit oluşturuyor. Zirveye katılan uzmanlar, su kaynaklarının verimli kullanımı ve korunması için acil çözümler geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. Webagron Kurucu Ortaklarından Özhan Türk, etkinlik ile ilgili olarak, “2020 yılında başladığımız yolculukta yerel ve küresel tarım gelişmelerini paylaşıyor, sektör profesyonellerini aydınlatıyoruz. 22 Mart’ta Konya’da düzenlediğimiz bu zirvede suyun değerini korumak ve sürdürülebilir kullanımına dair farkındalık yaratmak için bir araya geldik” dedi.
Webagron’un diğer Kurucu Ortağı Dağhan Kazancı ise “Huyu Suyu Değiştirme Vakti” sloganının tüm sektör paydaşları için önemli bir farkındalık çağrısı olduğunu belirterek, suyun korunması ve sürdürülebilir yönetiminin tarım sektörü için büyük bir öneme sahip olduğunu vurguladı. Kazancı, suyun %90’ının tarımsal sulamada kullanıldığı Konya’da, verimli Konya Kapalı Havzası’nın su kıtlığı riskiyle karşı karşıya olduğunu vurgulayarak, üreticilerin suyun sürdürülebilir kullanımı konusunda toplumsal farkındalık sahibi olması adına büyük bir fırsat sunduğunu ifade etti.
Zirve, eğitim programlarının finali olarak gerçekleşti
Su Yönetimi için yenilikçi çözümler ele alındı
Zirve, Basusad iş birliğiyle, BTK EXPO, İmpo, Magnesia ve Yanmar’ın destekleyen sponsorluğunda, Karatay Ziraat Odası, Konya Önder Çiftçi Derneği ve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Konya Şubesi’nin katkılarıyla gerçekleştirildi. Etkinlikte, su kaynaklarının korunması ve kuraklıkla mücadeleye yönelik yenilikçi çözümler ele alındı. Katılımcılar, tarımsal su yönetimi, suyun verimli kullanımı ve sürdürülebilirlik alanındaki projeler hakkında kapsamlı bilgi edinme fırsatı buldu.
Sürdürülebilirlik kaygıları ve gelişen teknolojiyle birlikte geleneksel kartvizitlerin yerini, satış, pazarlama ve operasyon süreçlerini iyileştiren akıllı dijital kopyaları aldı. 57 ülkede 25 bini aşkın kişi tarafından kullanılan yerli akıllı kartvizit ve ağ yönetimi platformu, MENA pazarına açılacağını duyurdu.
İSTANBUL — Her sektörde rekabet günden güne artarken, profesyonel iş bağlantılarının kurumsal başarıdaki önemi de arttı. Öte yandan sürdürülebilirlik kaygıları ve gelişen teknolojiyle geleneksel kağıt kartvizitlerin yerini platform entegrasyonu sunan ve bilgi paylaşımını kolaylaştıran akıllı kartvizitler almaya başladı. Şirketlere özel modülleri ve çevre dostu akıllı kartvizit platformuyla bu odakta faaliyet gösteren yerli girişim Cool Card, 2024 sonu itibarıyla 300’den fazla şirkette 25 binden fazla kullanıcıya ulaştı. Şirket şimdi de MENA pazarına açılmayı planlıyor.
“İş ağınız, servetinizdir”
Yola “İş ağınız, servetinizdir” mottosuyla çıktıklarını belirten Cool Card Kurucusu Elif Ererdi, “Cool Card, kurumsal yönetim modülleriyle rakiplerinden ayrışıyor. Cool Card’ın sürdürülebilirliğe ve teknolojik dönüşüme katkıda bulunan dijital kartvizit çözümleri, akıllı ağ yönetimi platformuyla yeni bir boyut kazanıyor. Her profesyonel, Cool Card’ın akıllı ağ yönetimi platformunu kullanarak bağlantılarını kolaylıkla yönetebiliyor. Sahip oldukları bağlantıları müşteri ilişkileri yönetimi (CRM), insan kaynakları ve diğer pazarlama sistemlerine entegre edebiliyor. Microsoft Outlook, Zapier, Hubspot gibi profesyonel araçlarla da entegrasyon olanağı sunan Cool Card akıllı ağ yönetimi platformu, satış, pazarlama ve operasyon süreçlerini kolaylaştırırken, akıllı kartvizitlerle sürdürülebilir bir iş kültürü yaratıyor” ifadelerini kullandı.
2022’de kurulan Cool Card’ın entegrasyon modeliyle 7 binden fazla şirketin sistemine entegre olduklarını belirten Elif Ererdi, “Cool Card, Türk Hava Yolları, IC Holding, Hayat Holding, Çelebi Havacılık gibi küresel markalar tarafından kullanılıyor. Bu sayede dört kıtada, 300’den fazla şirket ve 25 bini aşkın kullanıcıya dokunan Cool Card olarak, 2024’te 57’den fazla ülkeye satış gerçekleştirdik” dedi.
KWORKS’24 Demo Day’de katılımcılarla buluştu
İTÜ Teknokent ve BTM gibi Türkiye’nin önde gelen teknoloji ve girişimcilik merkezleri tarafından desteklenen Cool Card ayrıca, Koç Üniversitesi Girişimcilik Araştırma Merkezi KWORKS’ün 2024 döneminde yürüttüğü hızlandırma programına seçilen 13 girişimden biri olarak konumlandı. Teknoloji girişimleri için özel olarak hazırlanan ve her yıl 500’ü aşkın başvuru alan hızlandırma programına seçilen sayılı girişimden biri olan Cool Card, kasımda düzenlenen KWORKS’24 Demo Day’de katılımcılarla buluştu.
İş dünyasında etkili iletişimin güçlü ağlar kurmakla mümkün olduğunu vurgulayan Elif Ererdi, “Geleneksel kartvizitler iş ağı oluşturmada yetersiz kalıyor. Ayrıca CRM gibi dijital sisteme entegre olmadıkları için, örneğin bir fuarda verilen bir kartvizitin satışa dönüşme oranı da bir hayli düşük. Cool Card olarak çözmek için yola çıktığımız problemi ve bu probleme sunduğumuz, entegrasyon odaklı akıllı iş ağı platformumuzu ve akıllı kartvizitimizi KWORKS’24 Demo Day’de seçkin bir girişimcilik topluluğuyla paylaşma fırsatı bulduk” ifadelerini kullandı.
MENA pazarına açılıyor
Sektördeki rakiplerinin Avrupa ve ABD pazarlarına odaklandığını, Cool Card’ın ise MENA’da güçlü bir potansiyel gördüğünü vurgulayan Cool Card Kurucusu Elif Ererdi, değerlendirmelerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Yakında yayınlayacağımız mobil uygulama, kullanıcıların kartvizit ve networking bilgilerini anında senkronize etmelerini sağlayarak bağlantı yönetimini daha da kolaylaştıracak. Profesyoneller, tüm iletişim bilgilerini tek noktadan yöneterek iş dünyasında rekabet avantajı elde edecek. MENA pazarına açılma hedefimiz doğrultusunda küresel ölçekte çeşitli sektörlerde işbirlikleri geliştirmeyi planlıyor, şirketlerin network yönetiminde daha verimli ve sistematik çözümler sunmayı hedefliyoruz.”
Oyuncu Uraz Kaygılaroğlu tasarımcı Emre Erdemoğlu’nun Moskova Moda Haftası’ndaki defilesinde podyuma çıktı. Sanatçı, sergilediği tasarımlarla koleksiyonun vizyonunu yansıttı. 200’den fazla markanın katıldığı etkinlikte yakalanan uluslararası sinerji ise Türk tasarımcıların yeteneklerini dünya çapında prestijli platformda sergilemelerine olanak tanıdı.
İSTANBUL — Rusya’nın başkentinde düzenlenen Moskova Moda Haftası, dünya çapındaki 200’den fazla marka ve tasarımcının yanı sıra, film ve eğlence sektörlerinden yıldızların da buluşma noktasına dönüştü. Türk oyuncu Uraz Kaygılaroğlu da, tasarımcı Emre Erdemoğlu’nun defilesinde podyuma çıktı. Yıldız Teknik Üniversitesi Yılın Yıldızları Ödülleri’nde “En Saygın Sinema Oyuncusu” ve Yeditepe Üniversitesi Dilek Ödülleri’nde “En İyi Oyuncu” gibi ödüllerin sahibi olan sanatçı, defilenin açılış ve kapanışını ustalıkla yönetirken, finalinde ise koleksiyonun vizyonunu yansıtan özgün deri tasarımlarıyla katılımcıları etkiledi. Türk dizilerindeki rolleriyle Rus izleyicisinin de sevgisini kazanan oyuncu, defilede alkışlarla karşılandı.
Moskova Moda Haftası’na daha önce de katılan ancak ilk kez bir kadın koleksiyonunu sergileyen Emre Erdemoğlu, bu seçkide ağırlıklı olarak mercan, mavi, zümrüt ve kahverengi olmak üzere belirgin renk paletlerini kullandı. Deri ve klasik yağmurluklardan pantolon takımlarına kadar birçok parçanın yer aldığı koleksiyonda, kürk detaylar dikkat çekti. Koleksiyondaki büyük boyutlu çantalar da süslemeleriyle öne çıktı.
Global markalar da koleksiyonlarını tanıttı
Moskova Moda Haftası’na diğer ülkelerden katılan tasarımcı ve markalar da gerçekleştirdikleri defilelerle hem izleyicilerin hem de basının ilgisini topladı. Rusya’nın önde gelen moda markası Li Lab, “Gül Hanedanlığı” adını taşıyan son koleksiyonuyla beğeni aldı. Gücün ve kırılganlığın, zarafetin ve cesaretin eşsiz sembolü olan gülün ihtişamından ilham alan tasarımlar, modern kadının hem içsel hem de dışsal dayanıklılığını yansıtan bir metafor olarak podyumda hayat buldu. Rus TikTok fenomeni ve model Dina Saeva, defilenin açılışını yaparak koleksiyonun atmosferinin yansıtılmasına katkıda bulundu.
Global markalar da koleksiyonlarıyla ilgi çekti
Etkinlikte dikkat çeken diğer bir defile ise iş modasına sıra dışı bir perspektif getiren ve “kendi kendini yetiştirmiş kadınlar” temasıyla çarpıcı hikayeler anlatan Rus markası Blsh oldu. Podyumda, boks eldivenleri, koruyucu kemerler ve kasklarla donatılan modeller, markanın mükemmellik ve başarıya yönelik arayışını, ofis metaforuyla somutlaştırdı.
Moskova Moda Haftası, Rusya, Çin, Endonezya, ABD ve İspanya gibi dünyanın dört bir yanından marka ve tasarımcıları ağırlayarak, uluslararası moda endüstrilerine ev sahipliği yaptı. Bu küresel sinerji, Türk markaları için sadece küresel bağlantılar kurma fırsatı sunmakla kalmadı, aynı zamanda yeteneklerini dünya çapında prestijli bir platformda sergilemelerine de olanak tanıdı.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.